Monday, May 13, 2013

Yavru Aslan 16 aylık!

Baba&kız teras keyfiniz
Havaların ısınması ve güneşin yüzünü göstermesiyle eve girmez olduk. Parkı, bahçesi olan mekanları keşfedip günlerimizi dışarıda geçiriyoruz. Kendini çimlere atıp, toprağa temas etmekten, kirlenmekten öyle mutlusun ki eve girmek istemediğin her halinden belli oluyor. Annense üzerine sinen sokak kokusuna bayılıyor. Dışarı çıkmadığımız da olmuyor değil tabi. Bazen hafta sonu evde keyif yapmak istediğimizde, yine hava almadan günü bitirmeyesin diye babanla birlikte teras keyfi yapıyorsunuz. Babanın "Hadi kızım terasa çıkalım" dediği an ki sevincini anlatamam, deliye dönüyorsun. Çiçek, ağaç ekim-dikim, sulama işleri sizden soruluyor şu sıralar. Suyla oynamaktan çok keyif alıyorsun. Üstünü başını ıslattığın için musluğu açmak istemiyoruz. Tabi sen işi çözmüşsün. Hemen elini toprağa sokup güzeeelce bir kirletiyorsun ki o su açılsın:) Aslında bahçe süsü olan kurbağayı yıkayıp senin tabirinle "bıcı bıcı" yaptırmayı çok seviyorsun.

Doğduğun günden bu yana Galatasaray 2 yıl üst üste şampiyon oldu güzel kızım. Bu yıl baban statta olmasından dolayı bize katılamadı. Biz de seninle birlikte ev içinde kutladık şampiyonluğu:) Formayı üzerine giymenle bir hareketler, bir numaralar yapmaya başladın sorma:) Poz vermekten pek bir mutlu görününce annen resimlerini çekmeden yapamadı tabi. Takıma getirdiğin uğur umarız her sezon devam eder miniğim. İşte şimdi Yavru Aslan'ın fotoları:)


2013


 

2013

2012 ilk şampiyonluk forman




Sunday, May 12, 2013

Maymun iştahlısın

14 aylık olduğun şu günlerde sürekli bir afacanlık peşindesin, yerinde durmuyorsun. Tüm çekmeceler anında boşaltılıyor, evi güvenli hale getirelim diye aldığımız çitler devriliyor, ayakkabı-terlik ne varsa giyilmek isteniyor. Her şeyden çabuk sıkılıyor, sürekli karar değiştiriyor, maymun iştahlısın. Bu nedenle oyuncak almaktan hiç memnun değil annen. Toplasan aldıklarım 1 oyuncak sepetini geçmiyor zaten, kalanları da hediye...


Senden 6 ay büyük olan Nil'in evlerine gittiğinde gördüğün, birlikte oynarken çok zevk aldığın süpürgenin aynısını sana da almak zorunda kaldık. Tabi sahip olunca süpürgenin de pek bir kıymeti kalmadı, bir kenara koyuldu. Islak mendiller elinden hiç düşmüyor. İçinden çekip çekip toz alıyor, yerleri siliyorsun. Şu sıralar evde sürekli bir temizlik var:)

Belki erken ama evde sana yeni meşgaleler yaratmak için oyun hamuru, boya kalemleri aldık. Masanın ve kendi alanının dışında halıda, koltukta oynaman yasak. Genelde kafana göre kalemlerinle karalamalar yapıp en son ellerini, bacaklarını boyuyorsun. Hamurla çiğ köfteler yoğurup, yeşil mantılar açıyorsun.

Söylediğimiz kelimeleri tekrarlamaya çalışıyorsun. Çabalarken çıkardığın seslerle tüm aileyi gülümsetiyorsun. Anne, baba, meme, mama, dede kelimelerinden sonra dağarcığına yenileri katıldı. En favorimiz babette yani babaanne olmakla birlikte anneanne, mamun (maymun), alma (elma), amur (oyun hamuru), hüp (su), atatü (Atatürk), mav (kedi), hev hev (köpek), adi yaaa (hadi yaa), ay dede, babuz (karpuz), abi, aba, bebiş ... 

Babanın sana kitabevinden aldığı "Renkli, Şekilli Sözcükler" kitabındaki objeleri sana sorduğumuzda neredeyse hepsini şaşırmadan gösterebiliyorsun. Öğrenme kabiliyetine hayranım. 1.gün öğrettiklerimi ertesi gün sorduğumuzda karıştırmadan hatırlayabiliyorsun.

Her sabah değişmez ritüelin baban işe gitmeden hazırlanırken banyo kapısında nöbet tutup ona rahat vermemek. Kapıyı açana kadar gümletiyorsun. Baban her kapıyı çalışında "baba babaaaa" deyişlerine kapıyı açıyor, seninle konuşup tekrar kapatıyor, sonra tekrar seslenip çaldığında tekrar dayanamayıp açıyor... Baban için sabahları hazırlanması zor oluyor anlayacağın:)


baba açsın diye kapı gümletirken:)

Ah bir de Gymboree'de öğrendiğimiz "Dady Finger" şarkımız var ki gün içinde ara ara "Annnee deddiyy deddi"' diye mızırdıyorsun. Sürekli ipad'den sana açmak durumunda kalıyoruz. İşaret parmağını oynatıp sen de müzik eşliğinde oynuyorsun:)