Wednesday, November 27, 2013

Anne dans aç!

Allahım neler oluyor sana böyle...Yerinde durmuyor, bıcır bıcır konuşuyor, şarkılar söylüyorsun. Sürekli dans etmek istiyor ve açtığım müzikleri beğenmeyip kendin seçiyorsun. Üstüne seninle dans etmezsem "anne kak" diye sesleniyor eğer hala kalkmazsam sesinin tonu gittikçe şiddetleniyor "anne kakkkkk!" diye bağırıyorsun. 21 aylıksın ve sürekli emirler yağdırıyorsun küçük hanım:)

Doğduğun günden bu yana her uyku öncesi duş alırken şimdilerde seni banyoya götürmek için ikna etmemiz gerekiyor. "Anne dudu banyo istemiyoo" diye isyan ediyorsun. Şimdilik bebeklerinin saçını şampuanla köpürterek seni daha kolay banyoya sokabilme çözümünü bulduk. Bakalım bebeklerin bizi ne kadar idare edecek.

Uyku konusunda genelde tıkırında giden bir düzen oturtmuştuk ama şimdi seni yatırmak ne mümkün! Uyumamak için direniyorsun. Benim gözlerim kapanıyor sen şımarıklıklar yapıp beni güldürmeyi başarıyorsun. Bugün hangi bebeğini uyutmak istersin diye sorduğumuzda "domuj" diyor, 10 dk sonra "anne miyav" diyor sonra çok şükür uyuyacak diye düşürken  yine bir hışımla başını kaldırıp "anne dudu meee (kuzu) uyut" diyorsun. Bildiğin uyumamak için bizi oynatıyor, direniyorsun.

Ara sıra istediğin olmadı mı ağlayarak yaptırabilir miyim acaba diye şansını deniyorsun...Pek oralı olmamaya çalışıyor, elden geldiğince ilgini başka yönlere çekiyor, sabır diliyoruz:)

Bu günlere kadar sana televizyon izletmeden geldiysek de araba yolculuklarında ve pek yemekten hoşlanmadığın yemekleri yerken kullandığımız büyük kurtarıcı ipad'i elinden almak şu aralar pek mümkün olmuyor. Bizler kadar başarılı bir kullanıcısın. İstediğini rahatlıkla bulup açabiliyor, beğendiğini izlemek için tekrardan geri dönüp bulabiliyorsun. İndirdiğimiz puzzle uygulamalarını ufak yardımlarla başarıyla tamamlıyorsun. Pepee en sevdiğin çizgi film. "Anne pepe ağlıyo aç" diyerek ipadi yanıma getirdiğin zamanları sık yaşıyoruz. Kendi videolarını izlemekten de ayrı bir keyif alıyorsun. 1'den 10'a kadar rahatlıkla sayabiliyorsun.


Şu aralar ezbere bildiğin ve takılı plak gibi sürekli söylediğin şarkılarını da kaydedelim. "Benim annem güzel annem", "arı vız vız", "ceviz adam" , "minik kurbağa", Gymboree de öğrendiğin "dance gymbo dance" şarkısının bir bölümü ve "tavşan kaç"...

Okula gitmen için biraz daha zaman ihtiyacımız olduğunu düşündüğümden sonbaharın gelmesi ve havaların soğumasıyla yine bize Gymboree yolları göründü. Önceleri müzik dersine giderken bu kez art dersine yazıldık. Ellerini kollarını boyamaktan pek bir mutlusun. Evde de bazen elini, ayaklarını, yerleri boyama girişimlerin olmuyor değil. Bu aktiviteyi sadece okulda yapabileceğini anlatabilmek pek zor oluyor:)


Bu arada Kurban Bayramında hep gitmek isteyip bir türlü fırsatını bulamadığımız 3 günlük ilk anne&baba tatilini gerçekleştirmeyi başardık:) Ayvalık'a gidip seni babaanne ve dedeye emanet edip, yine çok uzaklaşmadan Midilli adasına gitmeyi tercih ettik. Seni bıraktığımızda gribal durumun olmasına rağmen yine de hiç sorun çıkarmamış, güle oynaya geçirmişsin bizden ayrı geçen günlerini...

Geçmiş günleri anıyorum da bırak tatile gitmeyi senden 1-2 saat ayrı kalamaz, tuvalete giderken, duş alırken bile zaman kollardım. Hala annesine aşırı düşkün bir çocuk olmana rağmen sevdiğin kişilerin yanındaysan  hiç sorun çıkarmıyor, arkamızdan ağlamıyor, el sallamaya bile tenezzül etmiyorsun.

2 yaşına girmene az bir zaman kaldı. Sevineyim mi üzüleyim mi bilmiyorum ama büyüyorsun güzel kızım büyüyorsun...

Friday, November 15, 2013

Bir yaz daha bitti :(

Hadi artık yaz gelsin dedik dedik bir çırpıda bu sezonu da yedik bitirdik. Hakkını verdik vermesine de yetti mi dersen yetmedi:)

Bu sezonu çok sevdiğin arkadaşın Nil ve ailesiyle Torba Voyage'a giderek açtık. Sorunsuz bir uçuşla otele adımımızı attık. 7 gün boyunca gündüzleri deniz, kum ve güneşten faydalandın. Her gün sahilde yapılan zumba dansı eşliğinde zıpladın. Akşamları ise lunapark ve mini diskoda vakit geçirerek çok eğlendin. 


Uyku saatin geldiğinde öyle yorgun düşüyordun ki seni uyutmama hiç itiraz etmiyordun. Geceleri kesintisiz uyuyordun. Biz de bu durumdan pek memnun oluyorduk. Çünkü gece bizim için yeni başlıyordu:) Telefonlara indirdiğimiz "baby monitor" uygulaması sayesinde siz minnoşlar uyuduğunuzda geceye kaldığımız yerden devam edebiliyorduk. Oda içinde şarja takılı bıraktığımız iphone telefonum, uyanıp ağladığında ya da çıkardığın herhangi bir seste bu uygulama üzerinden yönlendirmiş olduğumuz babanın cep telefonuna arama yapıyordu. Bu uygulamayı ilk duyduğumda nasıl olur canım ben kızımı bir telefona emanet edip bırakamam yorumları yapmış olabilirim:) Ancak mesafe sınırlaması olmadan, en ufacık bir ağlama sesine karşı duyarlılığını test edince biz bu uygulamaya güvendik. Tabi daha önceden tecrübe edinmiş arkadaşlarımızın yanımızda olmasının etkisi büyüktü. Bu sayede otelin atraksiyonlarını kaçırmayıp, erkenden uyumak durumunda kalmadık. Otelde bizi gündüz çoluk çocuk görüp akşamında kadeh tokuşturan çiftlere dönüşmemiz bazı misafirlerin gözünden kaçmadı:) Onlar da sırf akşamları rahat edebilmek için bakıcılarıyla geldiklerini ve bu durumdan duydukları memnuniyetsizliklerini dile getirdiler. Bakıcıya gerek var mı? İyi ki varsın iphone:) 

Her tatil öncesi "ay inşallah Duru'yu hasta etmeyiz" diyen annen bu tatilimizde ne yazık ki mideyi bozup kendi hasta oldu. Sağolsun baban tüm gün boyunca seninle ilgilendi. Bu sayede çabuk toparlanıp 1 gün kayıpla aranıza geri döndüm.

Bu tatil yemekle aran pek yoktu. Midemi neyle bozduğumu bilmediğimden ve korkumdan ben de ısrar etmedim. Meyve ve dondurma yiyerek tatili geçirdin diyebiliriz.

Denize bu sene seni sokmak pek mümkün olmadı. Daha çok soğursun diye biz de seni zorlamadık. Denizin kenarından bir iki adım öteye gitmedin. Genelde sahilde tüm vaktini su dolu küçük şişme bir havuzun içinde geçirdin. Bazen kürekle kum döküp oynadın, bazen de ayaklarını sokup içinde oturdun.
Tatil dönüşü 1 haftayı  evimizde geçirdikten sonra hızımızı alamadık, Edremit’e uçtuk. Yine seni dört gözle bekleyen babaanne ve dedenin senin için hazırladığı süprizleri görmek için biz bile heyecanlandık. Sana tatlı mı tatlı, minik mi minik bir kuzu ve birkaç tane civciv almışlardı. Neredeyse 1 ay geçirdiğimiz Ayvalık tatilimizde dokunmadığın, sevmediğin hayvan kalmadı diyebilirim. Arada bahçemize giren kaplumbağayı da misafir edip, incelemeden bırakmadın:) Akşamları üst sokağa çıkıp kedileri, köpekleri besledin.

Hayvan sevgin dışında başlarda sesinden bile ürktüğün alıştıkça üstüne binip poz bile verdiğin atv de kısa süreli aktiviten bile oldu:) Öyle mutluydun ki...

Bu ayın en önemli gelişmesinden bahsetmeden edemeyeceğim. Hala banyo sonrası gece uykusuna yatmadan önce birazcık emmek isteyen sen 18 aylık olmanın şerefine, emmeyi  tamamen bıraktın. Sana sadece artık büyüdüğünü, son kez emzirdiğimi ve artık sütümün gelmeyeceğini anlattım. Yeterince doymuş olduğundan mı nedendir bilmem, çok zorlu olacağını düşünürken tüm tatil boyunca  bir kere bile emme talebinde bulunmadın. 

Son dönemde seni  emzirmek beni çok zorlasa ve yorsada bu aramızdaki bağı özleyeceğim kesin. Doğduğun ilk dönemler  doymadığı için mi bu kadar ağlıyor diye düşünmeyip, sana mama vermeyi reddettiğim ve tam 18 ay boyunca sadece seni anne sütüyle beslediğim için huzurluyum.
Artık 1-2 kelimeyle derdini anlatabiliyor, kısa cümleler kurabiliyorsun. Kendinden "Dudu" diye bahsediyorsun. Başına gelen bir durumda "anne dudu düştü" diyorsun. Yemeğini  benim yedirmemi istemediğin zaman "anne dudu kendi" diyorsun:) Eskisinden daha girişken daha sıcakkanlısın. Önceleri kimseye kolay kolay gülücükler atmazdın. Şimdi daha bir cilveli oldun:) Uyku saatin hariç oyun varsa beni hiç aramıyorsun. Eğer uyku saati de ben ortalarda yoksam babaanne, baba kim olursa seni rahatlıkla yatırabiliyor.

Annen olduğum için bana hep tatlı geleceksin biliyorum ama şu aralar en keyifli dönemlerini yaşıyoruz. Ne mutlu ki bu en güzel anları seninle doyasıya yaşıyorum.