Bu yaz yine her yıl olduğu gibi, sen 29 aylıkken babaanne ve dedenin yazlığına Ayvalık'a gittik. Yediklerinden mi, havasından mı, bol sevgi ve ilgiden mi bilmem ama orası sana çok yarıyor ve her dönüşümüzde resmen büyüdüğünü hissediyoruz.
Bu yıl geçen yıllara göre denizin hakkını verdin. Seni sokmaya değil aksine sudan çıkarmaya çalıştık. Kolluklarınla merdivenden suya atlamalar mı dersin, yan-sırtüstü yüzmeler, su içinde dönmeler mi, ne numaralar, ne şovlar:) Herkese de defalarca yapabildiklerini izlettin.
Hayvanlarla aran ise muhteşem. Karınca yuvalarına ekmek kırıntıları atıp yardım etmen, keçileri iki boynuzundan tutup sallaman, kuzuyu biberonla beslemen, tavşanını kucağından indirmemen... Bir ara asla dokunamayacağım ıslak solucanı eline alıp salladın. Arada hayvanlarla fazla samimiyetine dur dememiz de gerekti tabi:)
Hazır Ayvalık'ta mutlusun diye Şeker Bayramını fırsat bilip babanla 5 günlüğüne bir İtalya kaçamağı yaptık. Eski dönem uzun ayrılıklarımızda tek sıkıntımız anneyle uyumak istemendi. Babaanneni öyle seviyorsun ki bu yıl yanında olsam bile babaanneyle uyumak istediğini bildiğimden içim yine çok rahattı. Biz gittik, büyük bir özlemle geri döndük. Bizi görünce biraz mutlu olduğunu belli ettin. Sarıldık, öpüştük ama sonra yine babaanneyle oynamaya devam ettin:)
Biz yokken, sadece bir gece babaannenle yatmadan hemen önce uykulu halinle "ben üzgünüm, çünkü annemi özledim" demişsin. Babaannen de geleceğimiz günün ne zaman olduğunu anlatıp sana bir hikaye okumayı teklif etmiş. Sen ise babaannene "bana annemi anlat babaanne" demişsin...:(
Biz yokken, sadece bir gece babaannenle yatmadan hemen önce uykulu halinle "ben üzgünüm, çünkü annemi özledim" demişsin. Babaannen de geleceğimiz günün ne zaman olduğunu anlatıp sana bir hikaye okumayı teklif etmiş. Sen ise babaannene "bana annemi anlat babaanne" demişsin...:(
No comments:
Post a Comment