Tuesday, October 16, 2012

Duru 9 aylık - Bakıcı sorunsalı, 6. hastalık

Doğmadan önce bile izinlerimi kullanıp uzunca bir süre sana benim bakacağım kararımız kesindi. Tabi seni hiç bırakamayıp işten de ayrılınca işler değişti. Uzun süre yalnız bakabilmek için çok direndim. Evet herşeyi yapabiliyordum, seninle olmak çok güzeldi ama bir gerçek var ki yoruluyordum. Seninle oyun oynamaya bile halim kalmıyor, keşke biraz uyusa da dinlensem anlarını iple çekiyordum. Tüm gün yanındayken, üstüne işten ayrılmışken sana kaliteli vakit ayıramıyordum. Dışarı çıkartıp hava aldırmak bile zor geliyordu:( Ek gıdaya geçmemizle iş yüküm artmıştı. Kendime bakamayıp aç kalınca da sinirli oluyordum. Anneanne, babaanne her zaman yardıma koştular ama sonuçta onlarında bir evi ve hayatı vardı. Bu yaştan sonra torun bakmalarına zaten bizim gönlümüz razı değildi ve babanla düşündük taşındık, kararımızı verdik. Öncelikle bana yardımcı, bizim arkamızı toparlayacak, birbirinize alıştığınızda sana da bakacak bir abla arayacaktık. Yatılı tercih ediyorduk çünkü arada sırada eski hareketli hayatımıza geri dönmek ve seni gönül rahatlığıyla birilerine teslim edebilmek istiyorduk. Biz babanla aramızda ajans tercihleri yaparken babaannen imdadımıza jet hızıyla yetişti. Daha önceleri yanlarında çalışan ailenin küçük kızları 20 yaşında olmuş, çocuk bakıcılığı yapıyor ve iş arıyormuş. Ön görüşmeyi deden ve babaannen Ayvalık'ta oldukları için biz olmadan yaptılar. Hülya ilk etapta bir aylık deneme için İstanbul'a geldi ve bizimle kalmaya başladı. İnanılır gibi değildi, daha geldiği ilk an kucağına gidip, oyunlar oynamaya başladınız. Bu kadar hızlı alışmanızı beklemiyorduk. İlk izlenim ve sağlam referansla şimdilik içimize çok sindi ablanın gelişi. Umarız herşey yolunda gider ve uzun süre beraber oluruz.

9. ayında yine ateşle mücadele ettik. Bu kez çok ısrarcıydı, yakanı bırakmadı. Arkadaşlarımız ve oğulları Kaan'la Bebek parkında sizleri sallayıp, sonrasında bir şeyler içmek için oturduğumuz yerde uyuya kaldın ve ateşle uyandın. Hemen eve geri döndük. Doktorun 3 saat arayla 3 ml ibufen ve calpol şurubu ateşin 38 dereceyi geçtiğinde dönüşümlü vermemizi söyledi. Ateşin çıkınca şurubu veriyor ilacın etkisi geçince yeniden yükseliyordu. 2. gün yine aynı şekilde devam edince Acıbadem Maslak hastanesi'ndeki doktorun Müjde hanım'a gittik. Şu aralar çok sık karşılaştıkları 6. hastalıktan şüphelendi. 4-5 gün sonunda ateşin tamamen düşmesiyle ense ve gövdende hafif kırmızı döküntüler görebileceğimizi söyledi. Kan ve idrar tahlili vermeyi şu an için gereksiz bulduğunu, genelde boşu boşuna yapılıp sonuçların temiz çıktığını, akabinde bu döküntülerle ateşin düştüğünü söyledi. 5. güne kadar da ateşin düşmezse tahlil yapılmasını isteyecekti.  


5 gün boyunca 37.5-39 arası gidip gelen ateşinle mücadele ettik. Seni soyup, ılık suyla yıkayıp rahatlatmaya çalıştık. Sürekli uyumak, başını omzumuza koymak istedin. Yoğurt haricinde yemeyi, su içmeyi reddettin. Biraz kilo versende çok şükür hala emiyordun. Beslenme konusunda bu nedenle içim rahattı. 4. gün artık başka bir rahatsızlığın olabileceği, küçücük kolundan seni ağlatarak kan alıcakları, düşmek bilmeyen ateşinin çözümü antibiyotik olacağı düşünceleriyle umudumu yitiriyordum ki akşamına karın üstünde hafif lekeler belirdi. 5. gün sabahı yüzün, ensen ve göğsünde daha da belirginleşti ve derin bir oh çektik. Neşen yerine geldi, az biraz yemek yemeye başladın.


Çok şükür hayatımda ilk defa duyduğum bu 6. hastalığın üstesinden geldik. Şimdi keyfin yerine geldi de vücudunda ki kırmızı beneklerinle gülücükler atıyorsun:)



No comments:

Post a Comment